Yazan : steven_stiffler 2 Eylül 2014 Salı


Her ikisini de severim diyerek başlayayım. İkisi için en azından bir veda töreni düzenlenmesi, plaket verilmesi bu kulüpte görmeye çok alışık olmadığımız bir görüntü. Tabi ki güzel olay. Cristian 5, Yobo 4 yıldır bu camianın içinde. Alex'i, Pierre Van Hooijdonk'u, Appiah'ı, Luciano'yu nasıl gönderdiğimiz göz önüne getirildiğinde; Cristian ve Yobo'nun vedası her ikisi için de güzel olay. Eminim ki; ikisinin de içi buruk, ikisi de üzgün. Ama olması gereken buydu ve er ya da geç olmak zorundaydı.Yönetimin bonservislerine büyük paralar saçtığı oyuncuları satamaması önemli bir başarısızlık örneği. Elbette bunda oyunculara verilen büyük ücretlerin de payı büyük. Ancak; yönetimin şu futbolculardan 100 bin euro bile kazanamaması, üzerine gönderirken fesih bedeli ödemesi falan alıştığımız ve önleyemediğimiz bir durum.

Cristian için düşüncelerimi yazayım. İlk transfer edildiğinde; ismi geçen isimlerden sonra Baroni isminin gelmesi taraftarda kuşku uyandırmıştı. O dönem ön liberoda görev yaptı, defansif yönüyle görmeye alıştık. Tereyağından kıl çeker gibi top kapmaları benim hoşuma gidiyordu. Maçları izlerken, arkadaşlarla özellikle bu hamlelerine dikkat ediyorduk. O sezon öyle geçti, sezon genelinde iyiydi. İkinci sezonundan itibaren; yere düşmeyen görüntüsüyle dikkatimi çekmeye başladı. Takım çok iyiydi, Baroni'nin de elbet payı vardı. Ancak bir maçta maksimum 2 kere yere düşüyordu. Genelde kaçak dövüşüyor, mücadelelerde gözükmüyordu. Bir ön liberonun en önemli özelliği mücadele gücü olmalı bence. Ön libero dediğin adam rakibi yıldırmalı. Aurelio da sonradan olma ön liberoydu, o da teknik özellikleriyle ön plandaydı. Ancak defansif olarak kendisini çok geliştirdiği gibi alışılagelmişin dışında bir ön libero tarzı yarattı. Cristian'ın takıma faydası oldu. Ama taraftarın istediği oyuncu profilinde değildi. Gerçek anlamda gamsız ve umursamaz tavırları bir yana mücadelelerde genelde geri planda olması, kendisini taraftarın gözünde arka plana itiyordu. Muhtemelen de hep bunlarla hatırlanacak. İki kere şampiyonluğu son maçta kaçırdı. İki kere şampiyonluk yaşadı. Ön libero'dan kurtulup, daha ofansif rol üstlenmeye başladığında da skor katkısı arttı. Ancak buna rağmen mücadelelerde yine geri planda olması neden "Gamsız" lakabını aldığının kanıtıydı. Trabzonspor maçlarında attığı goller kariyerinde önemli bir yere sahip olmalı. Taraftarın gözünde de yeri çok başka. Gerçi Beşiktaş'a ve Galatasaray'a da attı. Fenerbahçe tarihinin belki de en önemli penaltısını Benfica maçında kaçırdı. Özellikle bonus saçlarıyla biraz daha sempatik gözükmeye başladı ama elbette bu yetersizliğini örtmeye yetmezdi. Gitmesini çok istiyordum, özellikle şu kontenjanda çok istiyordum. Yine de insanın içi burkuluyor, onca sevincimizde payı ve emeği var. "Underrated" tişört olayını giymesini de çok yersiz buldum mesela. Böyle bir adamdı, böyle kabullendik. Emekleri ve yaşattığı güzel anlar için çok teşekkürler.

Gelelim Yabo Dayı'ya... Everton'dan son dakika transferi olarak kiralandığında pek çok Fenerbahçeli sevinmişti. Uzun yıllar Premier Lig'de oynamış, bir stoperin en olgun yaşında bize katılmıştı. Tecrübesiyle takıma katacakları merak ediliyordu. Lugano ile çok iyi bir ikili oldular bana göre. Bence Edu-Lugano en ideal ikilimizdi ama ben onlardan sonraya Yobo-Lugano'yu koyarım. Her daim sakin ve sessiz görüntüsü vardı ama özellikle Yabo Dayı lakabından belli oluyor ki; takım içinde çok sevilen bir bireydi. Gol için ileri çıkardı ama çok skor üretemedi. Daha çok Lugano'nun açıklarını ve yavaşlığını kapatıyordu. İlk geldiği dönem uzun pasları da çok etkiliydi, onları da hiç unutmam. Sivasspor maçı öncesi "Yobo atıyor, şampiyonluk geliyor" diye tweetlemiştim. İçime doğduğu gibi golünü atmıştı. Ayrıca Beşiktaş'a attığı golde de 7.00 orandan "Yobo gol atar" oynamıştım. Bu yüzden aramızda hep bir duygusal bağ oldu. Sessiz ve sakin görüntüsüne rağmen derbilerin gergin anlarında hep arkadaşlarına kol kanat germek için oradaydı. Takıma abilik yaptığına inanmışımdır her zaman. Çok kaliteli stoperdi. İyi hali, Bruno Alves'in şu halinden iyiydi. Geçen sezon Norwich'e kiralandı ve ikinci şampiyonluğu göremedi. Bir Kuyt dinamizminde olmadığından da 34 yaşındaki Yobo ile yolların ayrılması gerekiyordu. Takım elbise ile vedalaşması da camiaya ne kadar saygı duyduğunu gösteren küçük bir detay. Her şey için teşekkürler Yabo Dayı, seni daha çok özleyeceğim.

One Response so far.

  1. Benim de içimi burktu gamsız'ın gidişi ... Özellikle GS maçlarında içimi soğutan tavırlar sergilerdi :) emekleri için teşekkürler benden de ...

Tozlu Sayfalar

Öne Çıkan Yayın

Verona ile Kasıp Kavurduk - FM 2017

Çoluk çocuk sahibi olacak yaşa geldim ama hala Football Manager geleneğini sürdürmekten büyük keyif alıyorum. Benim için bu geleneklerden...

Takip Ettiklerim

Kategoriler

Yazar Kafe

Translator

- Copyright © Serkan Özerik -