Archive for Şubat 2012

Lazio 1 - 0 Fiorentina | Serie A 25.Hafta

Lazio için çok kritik bir maçtı. Fiorentina için her maç öyle... Lazio; önce evinde Atletico Madrid'e yenildi. Sonra Palermo'dan 5 yedi. En son yine Madrid'e yenilerek Avrupa'dan elendi. Reja'nın istifası yine kabul edilmedi. Şüphesiz ki; bu sıkıntılı süreçte takımı ayakta tutabilecek ve bu maçı kazandırabilecek en uygun isim zaten Edy Reja'ydı. Fiorentina'nın başında da eski Lazio teknik direktörü Delio Rossi var. Onlar da berbat bir sezon geçiriyor. Mihajlovic ile umutlu başlamışlardı. Yalnız ne Mihajlovic, ne Rossi kaliteli Fiorentina kadrosunun hakkını veremiyor.

Geçtiğimiz 2-3 yıllık süreçte Fiorentina'nın en iyi oyuncusu şüphesiz Vargas'tı. Mevkiinde dünyanın sayılı isimlerinden biri olarak anılıyorken, bu sezon dibe vurdu. Takımında şans bulamıyor. Ayrıldı, ayrılacak deniliyor. Disiplinsiz hareketleri konuşuluyor. Koskoca Fiorentina'nın tüm yükü Jovetic'in üzerinde... Lazio için 3 mağlubiyetten sonra gelebilecek bir Fiorentina mağlubiyeti, sonrasında gelmesi muhtemel bir Roma mağlubiyeti sanırım Reja'yı artık takımın başında tutamazdı. Evet, haftaya Roma derbisi var ve ben bu hafta Atalanta'dan fark yiyen Roma'yı favori görüyorum.

Lazio'nun daha çok silahı var. Bir maçı Hernanes alabiliyorken, bir maçı da Klose alabiliyor. Fiorentina maçını alma görevini yine Panzer yüklendi. Çakma Alman'a da panzer demek ne kadar doğru bilmiyorum. Ancak Klose bu yılki performansıyla parmak ısırtmaya devam ediyor. Lazio'nun hâla süren bir Şampiyonlar Ligi iddiasını hatırlatarak bitirelim.
28 Şubat 2012 Salı
Yazan: steven_stiffler
Kategori : ,

Arsenal 5 - 2 Tottenham | Yanlış Senaryo

Ben Kuzey Londra derbisinin Tottenham kazananını severim. Bir maç bu kadar mı muhteşem olabilir ? Son yıllarda açık ara en keyifli futbolun oynandığı derbiler Kuzey Londra derbileri. Genelde Arsenal üstündü. Senaryo değişmişti ve son birkaç yıldır Tottenham üstünlük kurmuştu. Geçen sezon herkes evinde El Clasico izlerken, ben Kuzey Londra derbisini tercih etmiş ve 3-3'lük skorla futbola doymuştum. Haftasonu futbol menüsünün en leziz parçasıydı bu derbi. Gol izleme garantili, emeğe saygı ve + repli... Denedim yüzde 100 çalışıyor!

Harry Redknapp ile birlikte Tottenham, Arsenal'a karşı sadece maçlarda değil lig puan durumunda da üstünlük kurmaya başladı. Ancak bu sezon üstünlük kurma işini oldukça abarttılar. Maç öncesi iki takım arasında 10 puanlık fark vardı. Futbolda herşeyin olabileceğini bilen birisi olarak şuna eminim ki; Tottenham'ın bu sezon lig üçüncülüğü garanti. Şampiyonluk mucizeydi. Ligin en keyifli futbolunu oynayan takım oldukları ise gerçek. Yine şiir gibi başladı maç... Bir masa tenisi havasında, top bir orada bir buradaydı. Lakin golleri Tottenham attı. Geldiğinde önyargıyla baktığım Louis Saha; Newcastle United'dan sonra Arsenal filelerini de sarsmayı başardı. Daha sonra Bale'in tartışmalı penaltısı var. Hadi tartışmalı demeyeyim, tartışmasız penaltı değildi diyeyim. Adebayor sırf Arsenal'a gol atmak için topun başına geçtiğinde, kaçırması yüksek bir ihtimal gibi geldi bana. Attı, 2-0 oldu. Maç o ana kadar 3-0 ya da 4-0 da olabilirdi. Fakat maçın güzel tarafı; 2-0 değil de 2-2 ya da 2-3 de olabilirdi. Zamanla oldu da... Maçın ilk yarım saatlik bölümünde harikalar yaratan Brad Friedel'ın 5 gol yiyeceğini kim tahmin edebilirdi ki? Arsenal baskısını arttırdı ve Sagna'nın golü geldi. Bu kadar pozisyonlu maçta Robin Van Persie gol atmasa futbola ayıp olurdu. Attı, hem de en şahanesinden...

İlk yarının sonlarında gelen beraberlik, Arsenal için rüzgarı da arkasına almak demekti. Tottenham acayip demoralize oldu. O yüz ifadeleriyle maçta yapabilecekleri en iyi şey berabere kalmaktı. Rosicky bu ihtimali ortadan kaldıran golü attı. Theo Walcott ise kaçırdıklarına benzeyen 2 pozisyonda attığı gollerle skoru 5-2'ye getirdi. 4-6 gol oynamıştım, 4-2 falan bitseydi iyiydi. Ama şunu da kabullenmek gerekir. Tottenham-Arsenal maçlarına 7+ oynama riski göze alınabilir bir ihtimal. Tottenham yenilmiş olsa da doyamadım şu maça...

Geçen sezon Fly Emirates'teki maçta Arsenal 2-0 öne geçmiş, Tottenham efsane bir geri dönüşle maçı 3-2 kazanmıştı. Bu enfes senaryo bu sefer ters döndü.
27 Şubat 2012 Pazartesi
Yazan: steven_stiffler
Kategori : ,

Eskişehirspor 2 - 1 Fenerbahçe | Çekeriz Cefa

İyice sirke dönen, siyasetin ve zengin iş adamlarının oyuncağı olan Ultra Süper Lig'imizin 28.haftasında Eskişehirspor deplasmanına gittik. Eskişehirspor'a karşı son maçlarda şansımız hep tutuyordu. Bir futbol şehri olarak anılan, hatrı sayılır bir taraftar kitlesi olan Eskişehirspor'un stadını hiç canlı görmedim. Hatta ben Eskişehir'i de hiç gezmedim. Ancak zeminin berbatlığını ekran başından net bir şekilde görebiliyorduk. Eskişehir'e yakışmayan bir zeminde Fenerbahçe'ye yakışmayan bir futbol oynadık.

Benim çocukluğum Fenerbahçe'nin çok büyük başarılarıyla geçmedi. Özellikle o yıllarda deplasman maçlarında epey zorlandığımızı ve puanlar bıraktığımızı hatırlıyorum. Buna rağmen çocukluğumu Fenerbahçe'nin büyüklüğünü anlayabilmekle geçirdiğimi söyleyebilirim. Taraftar 3 Temmuz'dan beri büyük cefa çekiyor. Daha bir gece önce biber gazı yedi. Malum tehditlere rağmen çubuklu ruhundan bir an vazgeçmedi. Dolayısıyla taraftar futbolcuların da o kadar savaşmasını istiyor. Haklılar... Lakin bazı tepkiler haksız.

Ben her hafta burada benzer şeyleri yazıyorum. Çünkü her hafta aynı şeyleri yaşıyoruz. Taraftarın herşeye tepki göstermeye hakkı var. Fenerbahçe kulübü herşeyden önce halkın takımı. Takımın üzerinde olan bu psikolojinin öyle 1 yılda atlatılabilecek birşey olduğunu düşünmüyorum. En çok üzüldüğüm ise; sevgilisi terketse 3 ay depresyondan çıkamayacak yaştaki, henüz taraftarlık olguları oturmayan kardeşlerimizin sosyal medya üzerinden vermiş olduğu tepkiler. Diyorum ya; ben küçüktüm. Babam bugünün futbolundan pek anlamaz. Benimle hiç bir zaman "sadece futbol" konuşmadı. Hep Fenerbahçe konuştu. Taktik, teknik hiç birşey bilmeden; sadece Fenerbahçe'yi konuşarak büyüdüm. Futbolla biraz ilgili olunca zamanla diğerleri de öğreniliyor. Yeri geliyor konuşuluyor. Ancak, şu an bunların yeri değil.

Fenerbahçe psikolojisi 3 Temmuz'da değil, Şampiyonlar Ligi'nden men edilme oyununun oynandığı gün tepetaklak oldu. O gün bugündür ayağa kalkamıyor. Hiç birimiz başımızı yastığa rahat koyamazken; bu kadar yersiz tepki göstermek kendimizi yıpratmaktan başka bir işe yaramaz. Şunu net biliyorum. Fenerbahçe ligin ilk yarısında lige havlu atsaydı, bugün kimse bu kadar tepki göstermeyecekti. Ancak Fenerbahçe futbolcusu berbat durumdaki psikolojisine rağmen umulandan daha fazla savaştı. Bugün de savaşıyor. Ama bir yerde direnç yetmiyor işte... Stadımızdaki maçlarda da iyi oynamıyoruz ki... Bizlerin desteği üst düzey olduğu için kazanabiliyoruz. Deplasmanlarda da destek büyük... Futbolcularımız da biliyorlar ki; stada gelemeyen en az 20 milyon kalp onlarla atıyor. Ama bir yerde yetmiyor be...

Biletli ve kilometrelerce yol kateden Cefakar Fenerbahçe taraftarının şehre ve stada alınmaması da sadece futbol değil, bir Türkiye ayıbı... Bugün çektiğimiz bu cefa ve eziyetler çok yakın bir zamanda bizlere başarı ve ödül olarak geri dönecek. Ulan çok pozitif bir cümle kurdum şimdi biliyorum da; benim kalbim bundan başka ihtimale inanmıyor. Bu sezon şampiyon olamamak Fenerbahçe'nin sonu olmayacak. Bu sezon; ilk şampiyonluğu yaşayamamamız olmayacak. E futbol olduğu sürece son da olmayacak. Siz dua edin de bu ülkede futbol yaşasın. Şampiyon her zaman olunur.
26 Şubat 2012 Pazar
Yazan: steven_stiffler
Kategori : ,

Atletico Madrid 1 - 0 Lazio

Geçtiğimiz haftasonu maçlarını yazamadım. Lazio'nun Palermo'nun 5 gol yemesi de skandaldı gerçi... Reja ikinci kez istifa etti ve ikinci kez istifası kabul edilmedi. Lazio için doğru karar. Lotito başkanlığa geldiğinden beri en doğru icraatlarını Reja'nın istifalarını kabul etmeyerek yaptı.

Atletico Madrid - Lazio eşleşmesi turnuvanın heyecan verici eşleşmelerindendi. Fakat futbol olarak böyle olmadı. Sonuç olarak da... Lazio, Atletico Madrid'i zorlayamadı. Kendi evinde aldığı 3-1'lik mağlubiyetten sonra; deplasmanda da kazanmak için hiç birşey yapamadı. İlk onbirde Libor Kozak'ın olması, yedek kulübesinde 4 tane genç oyuncu olması da Reja'nın UEFA Avrupa Ligi için "olsa da olur, olmasa da..." tavrı takındığını gösteriyordu. Lazio için öncelik kesinlikle lig. Lazio'nun pek etkili hücumu yok. Atletico Madrid ise kazanmak için yeterli futbolu oynadı ve yan toptan Godin'in golüyle galip gelmeyi başardılar. Daha farklı da olabilirdi belki... Her iki takımın tribünü de güzel görüntüler sergiledi. Avrupa'nın sayılı tribün takımlarından zaten ikisi de...

Lazio için tek hedef lig artık. Atletico Madrid ise; Beşiktaş'ı da eler ve yola devam eder diye düşünüyorum. Falcao varken kupanın en büyük favorilerinden...
24 Şubat 2012 Cuma
Yazan: steven_stiffler
Kategori : ,

Fenerbahçe Kadınları

Fenerbahçe'miz ve Türk Futbolu için tarihi bir günü daha geride bıraktık. Artık son haftalara yaklaşılıyordu, rakip ligin güçlü takımlarından Sivasspor'du. Bugünü özel kılan ise; Büyük Fenerbahçe'nin Yürekli Kadınlarıydı.

Havanın soğuk olmasını bahane etmeden, sıcak evlerinde oturmak varken mabede gelerek direnişte sorumluluk aldılar. Mabede ışık oldular. 50 bin ya da değil... Her biri aynı amaç uğruna çarpan yürekler.

Maçtan sonra akıllarda kalan; oynanan futbol, atılan goller, haklı ya da haksız kararlardan çok Fenerbahçe Kadınları'ydı. Onları stada getiren Sarı-Lacivert renklere bağlılıkları ve vazgeçmeyi bir an bile düşünmedikleri Fenerbahçe sevgisiydi.

Yapılan hatalardan dolayı beklemediğimiz anlarda kalemizde goller gördük. Ancak tribünlerin o güzel enerjisi sahadaki futbolcuları öyle motive etti ki; özlediğimiz Fenerbahçe geri döndü. Tribündeki kadınlarımızın umudu, bir an bile bitmek tükenmek bilmeyen desteği maçı getiren en büyük etken oldu.

Unutulmasın ki; biz sahada sadece futbol oynamıyoruz, onur mücadelesi veriyoruz. TEŞEKKÜRLER BÜYÜK FENERBAHÇE'NİN KOCAMAN YÜREKLİ KADINLARI...

Haklı mücadelemizde tam 232 gün oldu. Vazgeçmek yok. Bizi yıkmaya, parçalamaya çalışanlara karşı her gün daha da güçlenerek DİRENECEĞİZ!

***Bir Fenerbahçe kadını olan Merve Koperler tarafından yazılmıştır.
19 Şubat 2012 Pazar
Yazan: steven_stiffler
Kategori :

Lazio 1 - 3 Atletico Madrid

Dünya Futbolu'nun iki güzel formalı takımının karşılaşması da diyebilirim buna. Atletico Madrid ve Lazio futbollarının yanı sıra, çok şık giyinen iki kulüp. Modacı edasıyla girdik hadi... Onca cacık takım varken Atletico Madrid'in Lazio'ya çıkması büyük talihsizlikti zaten. İki takım arasında güç farkı çok değil belki ama Atletico bu maçlarda daha tecrübeli bir takım. En önemli fark ise; tabi ki Radamel Falcao.

"Diakite yerine Dias tercih edilseydi" diyebilirim Reja'nın kadro seçimi için. Oysa Klose'nin golüyle güzel de başlamıştı maç. 6 dakika sonra Adrian'ın golüyle gelen beraberlik, Lazio'nun üstünlük kuramaması ve Falcao faktörü ibreyi Atletico Madrid'e çevirdi. Atletico tribünlerinde AS Roma bayrakları da dikkat çekti. İki ihtimalden biri; Romalıların Atletico'yu desteklemeye gelmesi. Diğer ihtimal ise; Atletico Madrid taraftarlarının Lazioluları kızdırmak için Roma bayraklarını kullanması.

Falcao'nun golleri tur kapısını Atletico için açtı. Vicente Calderon'daki maç Lazio için mucize, Atletico Madrid için ise prestij mücadelesi olacak.
18 Şubat 2012 Cumartesi
Yazan: steven_stiffler
Kategori : ,

Please Don't Go Harry!


Tottenhamlı çocuk taraftarın "Lütfen Gitme Harry Redknapp" çağrısı...
13 Şubat 2012 Pazartesi
Yazan: steven_stiffler

Karabükspor 2 - 1 Fenerbahçe | STSL 26.Hafta

Sonuç ve skorun umrumda olmadığı şu günlerde, deplasman mağlubiyetimize bir yenisini Karabük'te ekledik. Üzüldüğüm çok şey var elbet. Lakin skoru da cidden umursamıyorum. Ben bu sezonki şampiyonluğu gözden çıkardım. Futbolcularımızın da bazılarının gözden çıkardığını düşünüyorum. Taraftar olarak bir 5 sene şampiyon olamamaya da razıyım. Yeter ki, geçen sezonki alın terimizi lekelemeye çalışanlara güzel bir ayar verilsin.

Ayak yapmayın şimdi. Kadrodan gidenlerin olmasını geçtim, hepiniz biliyorsunuz bu psikoloji olmasaydı takımın bu kadar kötü oynamayacağını. Bunlar elbette bahane olmamalı. Ben de üzülüyorum bu psikolojiyi atlatamıyor olmamıza. Taraftarların şöyle bir tepkisi var son zamanlarda : "Takım taraftara layık oynamıyor. Bu taraftar daha iyisini hakediyor." vs. Eyvallah, benim kabulüm. Hepimiz çok çaba sarfediyoruz. Hepimiz başımız dik, formamızı gururla giyiyoruz. Destek verdik, Topuk Yaylası'na gittik, yürüdük, pek çok organizasyon yaptık. Ama "taraftara layık değiller" demek için bunlar yeterli sebep değil. Demek ki, bizimde yetersiz kaldığımız noktalar var. Özer'i ıslıklamazsın, onca hatasına rağmen desteği esirgemezsin; o zaman "Taraftara layık" kavramını kullanabilirsin. Kaçımız son Beşiktaş maçında boğazları yırtılana kadar tezahürat yaptı ki ? Çözüm elbette hepimiziz. Taraftardan başlayacak, futbolcular ve teknik heyete ulaşacak bir çözüm yolu bulunmalı. Bunun yolu da; Topuk Yaylası ziyareti gibi bir idman ziyareti olabilir. Takımın ağabeyleriyle bire bir görüşülebilir. Hocamızla bire bir görüşülebilir. Futbolcular bilmiyor mu ? Elbette biliyorlar onlara ne kadar sahip çıktığımızı. Ama aynı futbolcular sadece Twitter'dan bile inanılmaz tepkiler aldıklarını görüyorlar. Bu adamların da duyguları var. Sezon başında o iyi sonuçlar alınmasaydı, takım sezon başından itibaren kötü gitseydi; bugün hiç biriniz beklentiye girmeyecektiniz.

Maç kötüydü. Trabzonspor'un baş yancısı Karabükspor'a yenilmek üzücüydü. Bu sezon Trabzonspor'u yenmiş olmaları, Karabükspor'un Trabzon yancılığını örtbas etmez. Stoch'un goldeki hatası inanılmazdı. Benim hep kızdığım birşey savunmada yaptığımız bu riskli paslar. Kadıköy'de de pek çok kez yapıyoruz. Sow yine etkisizdi, Dia oyuna olumlu bir ivme getiremedi. Alex'in golünden sonra baskıyı arttırdık ama yetmedi. Alex'in penaltıyı kaçırması da büyük talihsizlikti. Ancak gözümüzde o kadar kredisi olduğunu düşünüyorum. Hatta kat be kat fazlası... Mücadeleden ben de memnun değilim. Lakin sebeplerini de aklımdan çıkaramıyorum. Ne diyelim, çubuklu sağolsun.
Yazan: steven_stiffler
Kategori : ,

Tottenham 5 - 0 Newcastle | Ender Gelişen Newcastle Atakları

Bir Louis Saha fotoğrafıyla yazabilirdim yazıyı. Lakin Harry Redknapp fotoğrafı burada olmayı inanılmaz haketti. Redknapp için Tottenham'da son senesi diyebiliriz. İngiltere Milli Takımı'nın başına geçeceği dedikoduları çok yoğun. Sezon sonu bu işin olacağına kesin gözle bakılıyor. Redknapp'ın açıklamaları da bu teklife sıcak baktığını doğruluyor. Fakat; "İşime odaklanmalıyım" tarzı açıklamaları da Tottenham'ı bir başarı daha yakalamadan bırakmayacağını hissettiriyor. İşte O Redknapp şov yaptı dün. Her golde çocuklar gibi sevindi. O soğuk görünümlü adamdan eser yoktu. 5 gole de ayrı ayrı sevindi.

Daha başlamadan buram buram gol kokan bir maçtı. O kadar gol kokuyordu ki; Assou Ekotto bile gol attı. Perdeyi açan bonustan sonra yeni transfer Louis Saha sahne aldı. Peşpeşe iki golcü vuruşuyla henüz 19. dakikada fark 3 oldu. Tribünlerde de destek müthişti. Tamam White Hart Lane'in her maç belli bir atmosferi var fakat her maç aynı tempoyu yakalayamıyorlar. Bu sefer maç başında başladılar, sonuna kadar da keyfini çıkardılar. Bu sezonun etkisiz elemanlarından Niko Krancjar attığı golle skoru 4-0'a getirdi ve ilk yarı böyle bitti. Hani rakip Newcastle da fasülyeden bir takım değil. Ligde 6.sırada bulunan, Şampiyonlar Ligi için az da olsa ümidi olan, pozitif futbol oynayan bir takım. Bu takıma ilk yarıda 4 gol atmak büyük bir şevk işi.

İkinci yarıda abartmadı Tottenham. Newcastle karşısında rölanti oynadı. 6-7 olabilirdi belki, Adebayor attı 5'te kaldı. Chelsea haftayı mağlubiyetle kapatınca puan farkı 10 oldu. Şampiyonluk şansı olduğuna inanmasam da, hani bir mucize beklemiyor değilim. Tottenham hakediyor. Bu sene olamazsa, belki bir daha uzun süre olamaz. Lakin City ve United'ın böyle bir derdi yok. Bu sene olmazlarsa seneye olurlar, sonraki sene olurlar. Çok duygu kattım yine. Hani meşhur bir "Ender gelişen Osasuna atakları" sözü var. İşte o söz bu maçta Newcastle için söylendi. Topa sahip olma oranları bile 65'e 35.

12 Şubat 2012 Pazar
Yazan: steven_stiffler
Kategori : ,

Ne İzledim? #14

Blog tarihimin en utanç dolu film yazısını yazıyorum. Yazacak pek birşey yok, zaten her ay kısa ve küçük notlarla yazıyordum. Geçtiğimiz Ocak ayı ise kısa ve küçük notlarla yazı yazacağım kadar bile film izleyemedim. İşler çok yoğundu, film izlemek için pek zaman bulamadım. Napalım be Mecnun, ekmek parası...

Zaten izleye izleye 3 film izlemişsin, bir de utanmadan bunu mu izledin? diye düşünebilirsiniz, evet. Utanıyorum da zaten, ben de öyle düşünüyorum. İnternette gördüğüm olumlu yorumlar üzerine indirmiştim. IMDB puanına baktım 4,9. O kadar olumlu yorum ve 4,9 puan bende merak uyandırdı. İlk başlarda saracak gibi oldu, fena değildi. Sonlarına doğru çok sıkıldım, çok klişeydi. Meğer onca olumlu yorum 2004 yapımı Shutter filmi içinmiş. Artık onun için de ilham gelmez, öldü o merakım da.

Bu filmi oldum olası bilirim. En ufak bir ekran görüntüsünden bile tanırım. Lakin izlemedim. Sanırım Facebook Sinefil oyununda çok çıkıyordu. Aslında afişi de fena değil, neden merak etmedim bilmiyorum. Ortalama bir beklentiyle izledim ancak çok iyi bulduğumu söylemeliyim. Aslında bir gerilim klişelerinden olan "komşudan şüphelenme" konusu işlenmiş, ancak gerçekten yer yer gerildim ben. Sadece gerici değil, eğlenceli bulduğumu da söylemeliyim. Sürükleyiciliğine zaten sözüm olamaz, o konuda müthişti. Böyle hatun komşum olacaksa, ben de ev hapsini ciddi olarak düşünebilirim. 8/10 puanı ve favori filmler listeme girmeyi haketti.

İşte adamlarım ya! Kan, şiddet falan filmlerde görmek istediğimiz hareketler. Sosyal mesaj amacı taşımayıp aynı tempoda devam etseydi mükemmel olabilirdi. Vinnie Jones'u psikopat rollerine çok yakıştırıyorum. Şiddete doydum, heyecanlı bir maceraydı. Konusu da gayet güzeldi. Bana yeter ki; hapishane, ada, tek göz oda falan olsun. 
- El Salvador'da ne yapıyordun? 
- Tenimi bronzlaştırıyordum. 
- Binayı neden havaya uçurdun? 
- Güneşi kapatıyordu.


10 Şubat 2012 Cuma
Yazan: steven_stiffler
Kategori :

Lazio 3 - 2 Cesena | Lazio Tarlaları Sürdü

23.Hafta - Lazio ile Cesena arasında vasat bir mücadele bekliyordum. Lakin çılgın bir maç oldu. İtalya Futbol Federasyonu da Perşembe'ye maç koymuş, hayırdır ? Mehmet Ali Aydınlar ve ekibi İtalya'ya da el attı herhalde.

Lazio; Marchetti, Konko, Biava, Zauri, Ledesma, Gonzalez, Matuzalem, Candreva, Hernanes, Lulic, Klose onbiriyle çıktı sahaya. Alışık olmadığımız bir düzen. Hele ki hiç alışık olmadığımız bir Lazio düzeni. Savunmada 3 isim, 2 tanesi stoper oynayabilecek fizikte bek oyuncuları. Orta sahada hücuma katkısı kısıtlı, fakat savunma anlayışı ve mücadele gücü yüksek isimler. Hücumda sadece Lulic, Hernanes ve Klose. İlginç bir yapı. Zaten tutmadı. Klose belki girdiği o 2 net pozisyonu gol yapsa, bu yapı tartışılmayacak. Ancak şu hali gerçekten tartışmaya açık. Sonra zaten Mutu'nun golü geldi. Konko'nun penaltı bile çalınmayacak pozisyonda, penaltı ve kırmızı kartı var.

İkinci yarıda Candreva'nın yerine Kozak oyuna girdi. Forvet çiftlendi. Savunmada Biava,Zauri ve Lulic kaldı. Çılgınsın Reja... Bu çılgın hamleler meyvesini verdi. Takımın saha içi lideri Hernanes farkı bire indirdi. Lulic skoru eşitledi. Libor Kozak öldürücü vuruşu yaptı. Bu kadar atraksiyon sadece 10 dakika gelişti. Son yarım saat Lazio skoru korudu. Haksız yere 10 kişi kalan, haksız yere 2. golü yiyen Lazio; 10 dakikada geri dönüş yaptı. Yani, Türkiye'deki deyimle; "tarlaları sürdü". Özellikle 2. ve 3. gol tam tarla sürmelik. Top tıngır mıngır içeri giriyor, kimse dokunmuyor (!)

Ultra Süper Ligimizle bu kadar dalga geçmek yeter. Bu haftalık bu kadar! Haftasonu yeni malzeme çıkar bakarsınız. Yarın Udinese-Milan berabere kalsa, Lazio için hayırlı olur.
Yazan: steven_stiffler
Kategori : ,

Scott Parker'ın Suçu Ne?

Chelsea'da tutunamamış olması ve geçen sezon West Ham ile küme düşme duygusu yaşamış olması; Scott Parker'ın İngiltere'nin en iyi orta saha oyuncularından birisi olduğu gerçeğini değiştirmez. Tottenham uzun süre kendisinin peşinden koşmuş, en sonunda bu sezon başı transferini gerçekleştirmişti. Geçtiğimiz haftalarda oynanan Manchester City-Tottenham maçında; Mario Balotelli bir pozisyonda Scott Parker'ın kafasına kasıtlı olarak basmış ve hakem bunu görmezden gelmişti. Hakem kim miydi? Tabi ki Howard Webb. Hatırlayabileceğiniz üzere o pozisyonda oyundan atılmayan Balotelli 90+4'te penaltıyı gole çevirerek Manchester City'ye galibiyeti getirmişti.



Dün akşam oynanan maçta ise; Liverpoollu futbolculardan Charlie Adam ve Luis Suarez yine Scott Parker'ı sakatlamaya yönelik iki harekette bulundu. Bilinçli ya da bilinçsiz, profesyonel bir futbolcuya yakışmayacak fauller yaptılar. Hadi Charlie Adam kasabı geçen sezon Gareth Bale'i insanlık dışı bir şekilde sakatlamıştı da; Luis Suarez'e hiç yakıştıramadım.

7 Şubat 2012 Salı
Yazan: steven_stiffler
Kategori : ,

Fenerbahçe 2 - 0 Beşiktaş | Kadıköy Gerçeği

İçim en rahat gittiğim derbilerden biriydi. Tabi Beşiktaş derbisinde bir Galatasaray derbisi havası hiç bir zaman olmuyor. Fakat; efsane deplasman hikayeleri ve genelde seyir zevki yüksek futbol Beşiktaş maçlarını daha anlamlı kılıyor. Beşiktaş ilk maçta bizim deplasmanda kazanma serimizi bozmuştu. Daha önce de Kadıköy'de galibiyet serimizi bozmuşlukları var. Bunun gazına gelen cengaverlerin de Japon bayraklarını yanından eksik etmediğini gördük. Fenerbahçe'nin Kadıköy'de yenilmeme serisini bozmaktı amaç. Yoksa Beşiktaş'ın alacağı 3 puan da o kadar önemli değildi zaten. Beşiktaş için önemli olan; genelde Fenerbahçe'nin alamayacağı puan ve kupalardır. Her Fenerbahçe-Beşiktaş maçı gelenektir, o japon bayrakları sonradan itinalya rulo haline getirilir.

Beşiktaş'ın eksiklerini olduğunu biliyorduk. Ancak yakın geçmiş zamanda, geçen sezon eksiklerle dolu Galatasaray'a 10 yıl sonra Kadıköy'de 1 puan vermiştik. Sabri reyiz üçlü falan çekmişti, coşturmuştu hani. Sahi unutulmamış, Galatasaraylı kardeşlerimizin hafızasında "Mutlu bir an" olarak kalmıştır. Fenerbahçe ideal kadrosuyla sahadaydı. Eksiksiz Fenerbahçe kadrosunun ideali budur. Sadece Sow'un gelir gelmez maça çıkması tartışılır, ki ben çıkmasından yanayım. En azından hazır ve antrenmanlı geldi. Sadece uyum sorunu vardı. Zaten maç içinde de buna pek çok kez şahit olduk. Beşiktaş taraftarının maça gelmek hakkıydı, geldiler. Keşke "olaylar olaylar" olmasaydı tabi ama rutin birşey gibi gözüküyor artık. Beşiktaş'ın daha önce bize karşı bu kadar defansif bir kadroyla çıktığını hatırlamıyorum. Tanju'yu falan daha önce hiç izlememiştim. Bilirsiniz futbolu pek sevmem (.) İbrahim Toraman'ı da bu kadar "joker" kılan özelliğini hep merak etmişimdir. Yine önlibero oynadı, yine tipik etkisiz eleman Toraman'dı. Koskoca Beşiktaş (ki bunu yazma sebebim iyi kadrosudur) ileride sadece Simao'nun avucuna bakıyordu. Avucu olmadı sanki, ayak içine diyelim hadi. Pektemek iyi golcü ama Yobo gibi kaliteli stopere karşı tek başına etkili olabilecek türde değil. Fenerbahçe'nin bu kadar defansif bir Beşiktaş karşısında ilk yarı en az 2 gol bulması, hadi hiç olmadı bol pozisyon bulması gerekirdi. Pozisyon bulundu bulunmasına da, "o da kaçar mı?" dediğimiz pek pozisyonumuz olmadı diğer maçlara oranla. Takımın havası taraftara, taraftarın havası takıma yansıyordu; Fenerbahçe de istekli oynuyordu. Bu sezon duran toplarda Lugano'yu mumla aradığımız gerçeği var. Topuz'un Trabzonspor'a attığı duran top golü en akılda kalanı, onun haricinde de Yobo'nun bu golü en akılda kalacak olanı olacak. Yobo attığı bu golle "Yeni Uche" unvanını da resmileştirdi aynı zamanda.

İkinci yarıya gelirken "bari bu maç geri çekilmesek" düşüncesi beni de sarmıştı. Kadıköy'de bir türlü kabullenemediğim bu futbolu, hele ki Beşiktaş'a karşı asla kabullenemezdim. Ama yine yedik tırnakları, yine bol bol ettik duaları. Beşiktaş çok iyi olduğundan değil, Fenerbahçe Beşiktaş'ı iyi olmaya davet ettiğinden. Tamam, günümüz futbolunda pek çok olan birşey bu. Benim de bu yıl futbolu pek tartışmadığım malum. Benim için yine sakıncası yok, eyvallah. Ama Fenerbahçe tribünlerdeki taraftarı memnun edecek oyunu pekala oynayabilirdi ikinci yarıda da. Allahtan Ernst yeteneksiz, tehlikeli pozisyonlara o girebildi. Müthiş bir ön libero ama hücum anlamında yetenek fakiri. Stoch yine hücumdaki en büyük silahımızdı. Beşiktaş maçlarına ayrı bir sempati besleyen Alex etkisizdi. Mehmet Topuz son maçlarına oranla iyiydi. Beşiktaş zaman zaman taçları bile çok rahat kullandı. Bunda da Fenerbahçe'nin abartı şekilde geriye yaslanması etkiliydi. Ziegler'in özellikle son maçlarda göze çarpan yavaşlığı beni de rahatsız etmeye başladı. Ama potansiyelinin bunun üzerinde olduğunu bildiğimden içim rahat. Sow'la doğru düzgün verkaç dahi yapılamadı. Fizik olarak hazırdı, ancak takımla uyum konusunda göze batacak şekilde sorun yaşadı. Ben Sow'un yerine girebilecek Bienvenu'nün rakibi yıpratacağını ve ikinci golü bulduracağını düşünüyordum. Lakin bu görevi "Deli Fişek" ya da "Diego Capel" Caner üstlendi. Sow'a attırdığı gol Sow'u taraftarın önünde yücelten muazzam bir jest oldu. Fenerbahçe vasat bir futbolla ve Kadıköy gerçeğiyle ezeli rakibi Beşiktaş'ı bir kez daha devirdi. Haa sokakta hâla; "Fener Galatasaray'ı, Galatasaray Beşiktaş'ı, Beşiktaş Fener'i hep yeniyor yeaa" geyiği yapan insanlar yok değil.

Şu ekran görüntüsüyle bitireyim. Sabah uyanır uyanmaz ilk işim "Yobo gol atar" bahsini oynamak olacaktı. Lakin şeytan dürttü işte; handikaplı Juventus'u da aldık. Kupon patladı ama Yobo gözümde bir kez daha yüceldi. Geçtiğimiz sezon Sivasspor maçı öncesi; "Yobo atıyooor, şampiyonluk geliyooor" diye bir tweet yazmıştım. (Bkz. https://twitter.com/#!/serkanozerik/status/72084347594866688)  Yobo beni yanıltmıyor. Yabooo Yaboo Yaboo!
Yazan: steven_stiffler
Kategori : ,

Liverpool 0 - 0 Tottenham | EPL 24.Hafta

Liverpool - Tottenham maçının oynandığı saatte Leyla ile Mecnun'u izlemeyi tercih ettim dün akşam. Bu maçın berabere biteceğini biliyordum, bu aralar çok vahiy iniyor. Tottenham'ın Anfield'a 1 puan için gideceği belliydi. Liverpool da sahasında, malum tribünleriyle daha iyi bir takım görüntüsü veriyor. Tottenham için macera aramaya çok da gerek yoktu hani.

Tabi ki evinde oynayan Liverpool maça iyi başlamış. Kedi sahaya girdiğinde bir gözüm maçtaydı. Türkiye'de olsa o kediyi kolay kolay yakalayamazlardı. Premier Lig'in kedisi bile bir başka! İki takımın da etkili geldiği anlar olmuş, iki takım da bitiricilik sıkıntısı yaşamış. Ataklar genelde organize gözüküyor ama hemen hemen hepsi cılız sonlanıyor. 0-0'a mahkum giden maçta Liverpool'un yedek kulübesinde maçı çevirebilecek Suarez gibi bir isim bulunurken; Tottenham'da ciddi bir kulübe sıkıntısı gözüme çarptı. Lancaster geçen hafta profesyonelliğe adım atmıştı. Massimo Luongo diye adını FM oyunlarında dahi duymadığım bir oyuncu vardı. Yeni transfer Louis Saha ise 71. dakikada oyuna girdi.
Yazan: steven_stiffler
Kategori : ,

Genoa 3 - 2 Lazio | Serie A 22.Hafta

Ne Genoa'ymış arkadaş, 2 haftadır iyi futbol oynayacağı tuttu. Ayrıca ilk maçta da Lazio'yu mağlup etmişlerdi. Yine kazandılar. Şu an Lazio'nun 2 maçta da yenemediği tek takım Genoa. İlla ki devamı olacaktır da, şimdilik Genoa. Çok Üründülvâri girdim olaya, evet.

Genoa kadrosunda Davide Biondini'yi gördüm, şaşırdım. Arkadan bakınca forma Cagliari formasıyla aynı olduğundan ilk başta farketmedim bile aslında. Benim çok beğendiğim bir ön liberodur. Fenerbahçe'ye alınmasını istiyordum bir ara epey. Genoa almış. Rodrigo Palacio geçtiğimiz hafta muazzam bir gol atmıştı Napoli'ye. Yine güzel bir gol atarak perdeyi açtı. Ardından Lazio'nun yediği 2 ve 3. goller birbirinden saçma. Böyle goller yedikten sonra, o maçta 3-2'yi yakalasan bile 3-3'e hakkın yok. Yine iyi bastırdı Lazio, iyi pozisyonlar buldu. Alvaro Gonzalez'i bizim Mehmet Topuz'a benzetiyorum. Çok büyük dinamizm katıyor, ancak bitiricilik sorunu çok büyük. Tamam forvet değilsin de, arkadaş biraz şut vurmayı öğrenin ya! Sadece bu maç için demiyorum. Zaten bu maçta da Lazio'nun ikinci golü Alvaro Gonzalez'den geldi.

Reja oyuncu değişikliklerinde belli bir standardı kullanıyor 2 haftadır. Hooop al hemen Candreva'yı, bak bak Rozzi var onu da sakın ihmal etme. Hernanes yedekti bu arada, penaltıyı atan Ledesma kendisini aratmadı. Sadece penaltı pozisyonunda tabi... Sculli eski takımına karşı forma giydi. Garrido bu maçta oynayarak aktif futbol yaşantısına devam ettiğinin müjdesini verdi! Burası ironi, ne alaka demeyin.

Udinese kaybetti, Inter kaybetti, e Juventus berabere kaldı. Lazio için büyük kayıp bu mağlubiyet. Hem de Milan galibiyeti sonrası... Cesena maçından bir telafi bekliyorum.
Yazan: steven_stiffler
Kategori : ,

Elin Hatunu

Türkiye'de kadınlar maça gidince çok büyük bir olaymış gibi lanse ediliyor da; elin hatunu Barcelona'da oynuyor be! Görüntü Barcelona-Kobe Leonessa Kadınlar maçından...

Kobe Leonessa'nın kalecisi Ayumi Kaimori. Çok şirin lan.
6 Şubat 2012 Pazartesi
Yazan: steven_stiffler
Kategori :

Samsunspor 3 - 1 Fenerbahçe | STSL 24.Hafta

Burada her mağlubiyetten sonra takımı savunuyorum. Psikolog değilim, hiç anlamam. Ancak psikolojik olarak zor günler geçirdiklerini tahmin etmek zor değil. Yine aynı şeyleri düşünüyorum. Fakat illa ki kızdığım noktalar var. Çoğu arkadaş takımın mücadele etmediğini düşünüyor. Benim öyle bir düşüncem yok. Mücadele etmeye çalışıyorlar ancak şevklerini kıran birşeyler olduğu da açık. Ha profesyonel futbolcunun böyle bir lüksü olmaması gerektiğini tartışabiliriz. Ama herşeyden önce insan olgusundan bahsediyoruz. "Profesyonel" deyip geçmek çok düz mantık olur.

Haftaiçi maçlarına karşı bir zaafımız var. Ulan benim bile zaafım var, oyuncuların neden olmasın? Haa neyse, profesyonellik. Bunu bile bile, çekine çekine çıkıyorsun maça. Ama bir de zirve yarışı yaptığı rakibin puan kaybetmiş. Hem de kendi sahasında... E onun gazı ve morali var. Erken golü buluyorsun, devamı yok. Normal şartlarda çok kötü bir durum. Benzer durum geçen sene olsa çok kızardım. Haddimi aşmayarak eleştirirdim. Lakin şartlar normal değil işte, sıkıntı da bu ya zaten. Eleştiremiyorum abi, kötü birşey aklımdan geçiremiyorum. Sadece üzülüyorum, böyle olmaması gerektiğini biliyorum. Fazla duygusal bir taraftar olduğumun farkındayım. Fakat geçen sezonki şampiyonluğu da duyguların kenetlenmesiyle kazandığımızı da hatırlatırım.

Üzüldüğüm detaylarda en başı Semih Şentürk çekiyor. Bir gün Lefter Küçükandonyadis dedemle sohbet ediyoruz. Bize Alex'i övüyor, Tuncay'ı övüyor. Lefter dedeme "Semih" dedim. "Senin gibi olamaz ama efsane olmasını çok isterim" dedim. "İnşallah" dedi. Semih evlattır, gitmesini hiç bir zaman istemem. Ancak taraftar ve takım onur mücadelesine kenetlenmişken, Semih'in isteksiz görüntüsü beni çok üzüyor. Alex'in bile içi buruk oynadığını hissedebiliyorum. Bir tek Stoch ile, Bienvenu'nun heyecanla birbirine karışan çabası ile zor. İç sahada yine kazanırız. Ancak deplasmanlar düşündürücü. Hele haftaiçi olanlar...

Gekas'tan çok çekindiğimi her zaman dile getirmişimdir. Anadolu takımlarının yaptığı bu tip ses getiren transferler, hep Fenerbahçe'ye gol atmıştır. Aghahowa, Vassell, Manucho, Webo diye devam edecek bir liste çıkarabilirim. Son olarak; derbi öncesi puan kayıplarına alışığım. Beşiktaş maçını zor da olsa kazanacağımızı düşünüyorum.

Sen o formayı ıslat, mücadele et, yeter ki iste...
Biz hep olduk arkanda, oluruz yine yenilsen bile...
2 Şubat 2012 Perşembe
Yazan: steven_stiffler
Kategori : ,

Lazio 2 - 0 Milan | Serie A 21.Hafta

İşte Lazio, işte Serie A! Peşpeşe gelen puan kayıplarından sonra Lazio'nun zirve yarışına havlu attığını düşünmüştüm. Gidişatı çevirmek sadece Lazio'nun insiyatifinde değildi. Şansı da yaver gitti ki, gidişat tersine döndü. Inter ve Roma'nın puan kayıpları devam etti. Inter'in 4-4'lük Palermo beraberliği en azından futbola doyurdu. Roma da Cagliari deplasmanında 4-2 mağlup oldu. E Milan'ı da Lazio yendi, kârlı bir hafta daha cepte!

Geçtiğimiz hafta iki takım kupada karşılaşmış, Lazio öne geçmesine rağmen 3-1 kaybetmişti. Yine sezonun açılış maçında Lazio 2-0'ı koruyamamış, maç 2-2 bitmişti. İki Milan maçının bir ortak özelliği de; her ikisinde de Djibril Cisse'nin gol atmasıydı. Djibril Cisse'nin geçen hafta Milan'a attığı gol, Lazio kariyerindeki son gol oldu. O Djibril Cisse, akşam QPR kariyerine de golle başladı. Lazio'da performansı tartışılıyordu, taraftarla arası iyi değildi. Yine de Lazio formasına yakışıyordu be...

İlk yarıda istekli ve baskılı oynamaya çalışan taraf Milan'dı. İkinci yarıda da Milan daha istekli gözüküyordu. Ancak Hernanes'in golü Lazio'ya güç ve cesaret verdi. Golden sonra Hernanes 2.gole de çok yaklaştı ama değerlendiremedi. Tommaso Rocchi'nin bitiriciliği aynı zamanda maçın da bitirici darbesi oldu. Lazio'da yeni transfer Antonio Candreva 88. dakikada Hernanes'in yerine oyuna dahil oldu. 1994 doğumlu Antonio Rozzi ise; 90+4'de oyuna girerek profesyonel kariyerindeki ilk maçına çıktı.

Serie A'da zirvede son durum şöyle;
Juventus maç eksiğiyle 44 puan,
Milan 43 puan,
Udinese 41 puan,
Lazio 39 puan,
Inter 36 puan.


Yazan: steven_stiffler
Kategori : ,

Louis Saha

 Tottenham'ın yeni transferi Louis Saha, eşofmanları giydi ve idmana çıktı.


1 Şubat 2012 Çarşamba
Yazan: steven_stiffler
Kategori : ,

Tottenham 3 - 1 Wigan | EPL 23.Hafta

Roberto Martinez'in 2 yıldır zar zor ligde tuttuğu, bu sezon yine bu amacı taşıyan Wigan; Tottenham karşısında yine direnemedi. Tottenham transferde hareketli saatler geçirdi, ona da değineceğim.

Geçen sezon Tottenham'ın hücum yükünü Gareth Bale, Rafael Van der Vaart ikilisi yüklenmişti. Bu sezon Modric biraz daha ön planda... Gareth Bale ise hep ön planda kalacak gibi gözüküyor. Van der Vaart da bu sezon bir şanssızlık olduğu da gerçek. 90 dakika tamamlayamıyor. Wigan'da Roberto Martinez'in çabasını takdir ediyorum. Ancak bu kadroyla bu kadar kötü olmaya da hakkı olmadığını düşünüyorum.

İlk golde Bale'in vuruşundan ziyade Modric'in asisti konuşulmalı... Modric, Tottenham'ın 1. sınıf oyuncularından. Şu haliyle Barcelona'da çok rahat oynar. Xavi'yi, Iniesta'yı keser demiyorum ama oynadığında çok katkı verir diyorum. Modric'in asisti kadar, gol vuruşu da muazzam. Rakipten seken topu hiç kaleye bakmadan gönderiyor. Futbolu sadece oynamayan, hisseden oyuncuyu severim. Çok değerlisin be Modric. Adebayor'un suskunluğu sürüyor. Cameron Lancaster ise Tottenham formasıyla profesyonelliğe adım attı. Oyuncu hakkında bilgim yok. Chelsea'nin Swansea deplasmanında puan bırakması, Manchester City'nin de Everton deplasmanında kaybetmesi; Tottenham için gecenin diğer güzel haberleri.

Transfer haberleriyle bitirelim. Tottenham; Pavlyuchenko'yu Lokomotiv Moskova'ya sattı. Bence Türkiye'de iş yapardı da, bizim dandik lige gelmek istemez. Geçen sezon olursa gelirdi. Hatta hep gelmesini istediğim isimlerden birisidir. Sebastien Bassong ise Wolverhampton'a kiralandı. Bir ara Bursaspor'la ismi anıldığında gülmüş geçmiştim. Wolves için yerinde transfer. Diğer kiralama haberi ise; Pienaar'ın eski takımı Everton'a gitmesi. Tottenham ise Pavlyuchenko'nun yerine Everton'ın 33 yaşındaki golcüsü Saha'yı transfer etti. İşte buna anlam veremedim. Saha'yı çok severim, Fulham'daki günleri bana çocukluğumu hatırlatır. İyi bir alternatif illa ki olur ama ben pek anlam veremedim. Benim hayalimde sezon sonu için Cavani'nin Tottenham'a transfer olması yatıyor.
Yazan: steven_stiffler
Kategori : ,

Tozlu Sayfalar

Öne Çıkan Yayın

Verona ile Kasıp Kavurduk - FM 2017

Çoluk çocuk sahibi olacak yaşa geldim ama hala Football Manager geleneğini sürdürmekten büyük keyif alıyorum. Benim için bu geleneklerden...

Takip Ettiklerim

Kategoriler

Yazar Kafe

Translator

- Copyright © Serkan Özerik -